Gül hastalığı, yüzde ve vücutta kızarıklık ve bazen akne benzeri şişlikler şeklinde ilerleyen, yaygın bir kronik inflamatuar durumdur ve bununla uğraşanların yaşam tarzı üzerinde gerçek bir etkisi olabilecek cilt problemlerinden biridir. İnsanlar semptomları en aza indirgemek için farklı ürün, yiyecek ve içecek türlerinden kaçınmaya çalışmaları önerili. Kahve gibi sıcak içecekler uzun zamandır kaçınılması gereken içeceklerden biri olarak kabul edilmekteydi.
Popüler inanışın aksine yeni araştırmalar, kahve içmenin rosacea olarak da bilinen gül hastalığının çirkin cilt durumlarından kaçınmak için iyi bir reçete olabileceğini düşündürmektedir.
Bulgu, 1991-2005 yılları arasında ulusal bir hemşirelik çalışmasına katılan yaklaşık 83.000 kadında gül hastalığı riski ve beslenme alışkanlıklarının analizine dayanmaktadır.
Anlaşılan o ki yeni bilgiler, gül hastalığı ile mücadele edenlerin, hem kafeinden hem de sıcak içeceklerden kaçınmalarını uzun zamandır tavsiye eden görüşe meydan okuyor. Çünkü yapılan çalışmada edinilen bulgu, kahveden alınan kafeinin gül hastalığı semptomlarının görülme riskine karşı koruyucu olduğu yönünde. Ancak bu çalışma, kahvenin bunu nasıl gerçekleştirdiğini de bulamadı.
Gül hastalığı ve kafein arasındaki bağlantıya bakıldığında, araştırmacılar bunun aslında ters bir etkiye sahip olduğunu buldular. Dört veya daha fazla fincan kahve içen kadınların, gül hastalığı olma şansı yüzde 23 daha düşüktü. Bu bağlantı çikolata, soda veya çay gibi diğer kafeinli yiyecek ve içeceklerde bulunamadı.
Bazı araştırmacılar bu ilişkinin nedeninin “kahve içerisindeki yüksek miktarda kafeinin, yüz cildine kanı sınırlayan ve böylece gül hastalığı semptomlarını hafifleten bir vazokonstriktör olarak işlev görmesi” sebebiyle olduğunu söylüyor. Tipik olarak, yüze kan akışı arttığında gül hastalığı belirtileri alevlenir. Diğer kafeinli maddelerin alımının bir etkisinin olmamasının muhtemelen çok daha az miktarda kafein içermeleri nedeniyle olduğu düşünülüyor. Ayrıca kahvedeki polifenollerin iltihaplanmayı en aza indirmeye yardımcı olabilecek bir antioksidan olduğu da göz önünde bulundurulmalı.
Yine de bu noktada, kahve içmenin gül hastalığı semptomlarını azalttığını söylemek zor. Çünkü bu araştırma, daha fazla kafeinli kahve içen kişilerin, gül hastalığına sahip olma olasılıklarının daha düşük olduğu üzerine. Araştırmacılar, kafeinin etki mekanizmalarını açıklamak, diğer popülasyonlardaki bulguları tekrarlamak ve kafeinin farklı gül hastalığı alt tipleri ile ilişkisini araştırmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyor.
