İnsan vücudu, hücrelerden bile fazla sayıda trilyonlarca mikroorganizmaya ev sahipliği yapar. Bu 1000’den fazla farklı türden, çeşitli bakteri ekosistemlerinin birçoğu da cildimizde bulunur. Araştırmalar, bu organizmalardan bazılarının aslında cilt sağlığını desteklediğini göstermektedir. Cildin zararlı bakterilere karşı doğal bariyerini güçlendirir, pH seviyelerini dengeler. Hatta cilt kanserine karşı bile koruyabilirler.
Ancak sürekli olarak sert yüz temizleyicileri ve antibakteriyel sabunların kullanılması cildi bu sağlıklı bakterilerden arındırır, cildinizin doğal bakteri ekosistemine zarar verir. Bu da cildi kurutur, egzama, gül ve sedef hastalığı gibi cilt sorunlarına neden olur.
Cildin doğal ve sağlıklı yapısını geri kazanmak ise probiyotikler yardımıyla sağlanabilir.
Probiyotik nedir?
Probiyotikler aslında bağırsaklarda doğal olarak oluşan bakterilere benzeyen yararlı mikroorganizmalar olarak tanımlanabilir.
Vücutta serotonin salgılanmasını sağlarken, sindirilmesiyle hastalık ve enfeksiyona karşı vücut direncini artırır.
Probiyotikler cilde nasıl fayda sağlar?
Cilt bakımında kullanılan probiyotikler, bakterilere karşı koruyucu bir kalkan görevi görürken, iltihaplanmayı azaltır ve ciltte erken yaşlanmayı önler.
Akne eğilimli ciltler için, probiyotik içerikli ürünler kullanmak cilt için yararlı mikroorganizmalar için uygun ortamı yaratır, zararlı bakterilere karşı dengeyi sağlar.
Prebiyotikler ve postbiyotikler nelerdir?
Prebiyotikler, vücuttaki yararlı bakteriler için destekleyici sindirilemeyen bileşiklerdir. Tam tahıllı yiyecekler, muz, yeşillik, soğan, sarımsak ve soya fasulyesi gibi gıdalarda bulunurlar.
Bunun yanı sıra bazı topikal probiyotik ürünler, ciltte yaşayan yararlı mikroorganizmalar ve probiyotikler için faydalı olduklarından prebiyotik içerirler.
Yani kısaca özetlemek gerekirse probiyotikler cilt için faydalı organizmalar iken, prebiyotikler ise bu organizmaların hayatta kalmalarını ve çoğalmalarını sağlayan besinlerdir.
Postbiyotikler ise bu doğal bakteri fonksiyonunun metabolik yan ürünleridir. Postbiyotikler yani; enzimler, organik asitler, polisakkaritler, peptitler; cildin sağlıklı bariyerini daha da güçlendiren güçlü moleküllerdir.
Cildin faydalı mikroflorasını güçlendirmenin diğer yolları
Herkesçe bilinen cilt bakımında en önemli faktör cildi temiz tutmaktır. Bu sebeple günlük bakım rutinlerinin başında cildi temiz tutmak için antibakteriyel sabun ve jel kullanımı yer alıyor. Ancak tek başına temizlik cilt sağlığı için yeterli değildir. Temizliğin yanı sıra cildin mikrobiyomunu iyileştirmek ve beslemek de cilt sağlığı için kritik öneme sahiptir.
Cildinizin mikrobiyomunu korumak için dikkat edilmesi gereken başlıca konular aşağıdaki gibi sıralanabilir.
- Sert uygulamalardan kaçının
Cilt bakımı rutininizi gerçekleştirirken, uygulamaları nazikçe yapmaya özen gösterin. Peeling uygulamalarını ise her gün yapmanıza gerek yok. Kullandığınız cilt temizleyicilerinin PH derecesinin dengeli olmasına dikkat edin ve haftada en fazla iki kez peeling yapın.
- Daha fazla lif yiyin
Yulaf, arpa, kuşkonmaz ve pırasa gibi lif bakımından zengin besinler mükemmel prebiyotik kaynaklarıdır. Bu bitki bazlı lifler, bağışıklık fonksiyonunu iyileştirir ve bağırsaklarınızdaki yararlı bakterilere fayda sağlar.
- Bağırsaklarınıza iyi bakın
İnsan metabolizması bir bütün olarak ve bağlantılı çalışır. Buna bağlı olarak bağırsaklarınız, beyniniz ve cildiniz de aslında birbirleriyle bağlantılıdır. Bu yüzden yediğiniz her şeyin cilt sağlığınız ve cilt parlaklığı üzerinde doğrudan etkisi vardır. Kombucha, miso, kefir, yoğurt ve lahana turşusu gibi bağırsak dostu, fermente gıdalar ve içecekler tüketmeniz cildiniz için de faydalı olacaktır. Ayrıca cildi içten dışa doğru beslemek için günlük yemek diyetinin, probiyotik içerikli yiyecek ve içeceklerle desteklemek gerekir.
Buna ek olarak, mümkünse vücutta yaşayan yararlı bakterileri yok edebildikleri için antibiyotik kullanımını sınırlamanız da çok önemlidir.